20081102

Sevdiği gökyüzü


Gökyüzüne bakıyordu. O gün de normal bir gün değildi. Hava kapalı, bulutlu, ha yağdı ha yağacak yağmur da beklemedeydi. Yağsaydı kötü olurdu. O zaman bulutları seyredemezdi. Bakarken gökyüzüne, gözüne bir damla düşecek diye ürkerdi. O yüzden yağmursuz havalarda doyasıya gökyüzüne bakmayı severdi. Doksan derecelik bir açıyla bakmak ayrı bir keyifti, o zaman bulutların dansını da görebilir dönen dünyanın sihrine bir kez daha bir kez daha kapılabilirdi. O yüzden yağmursuz her gün, günde birkaç defa gökyüzünü süzerdi gözleri.

Sevdiği gözlerini gözlerine doğru yöneltmişken ona bakmayı severdi. Aynı anda gözleri kaç dakika o noktada kalacaktı? Her defasında kaçırmasını istemediği gözler tam da istemediği anda yönelirdi başka yöne. Buna hakkaten sinir olurdu. Gözünün tam ortasına bir yağmur damlası inmiş gibi olurdu. Konuşurken bakamaz mıydı bana? İki işi bir arada mı yapamazdı? Bir ara artık gözlerini kaçırmayacak mutluluğu değil, gözlerini kaçıracak korkusu sardı tüm zihnini. Keşke hiç korkutmasaydı sevdiği.

Yağmurun yağdığı günlerde gökyüzüne bakılmayacağını bilirdi. Ama peki sevgilinin hangi yalanında gözüne bakılmayacağını nasıl bilebilirdi ki?

3 yorum:

  1. "Gözünün tam ortasına bir yağmur damlası gibi inmek..."


    Beğendim :))

    YanıtlaSil
  2. Sınav dönemi yazılarda seyreldi tabi :) Güzel bir yazı olmuş gerçekten, beğendim.

    YanıtlaSil
  3. Gerçeknten öyle Mustafa, sınav olsa keşke sadece :)

    @ Sokak Lambası+Mustafa:
    Beğenmenize sevindim:))

    YanıtlaSil