20100513

Stanislavski Sistemi

Stanislavski Sistemi
Oyunculuk Eğitimi İçin Bir El Kitabı
Yazar:Sonia Moore



Bendenizin en çok sevdiği "sinema"nın Stanislavski Sistemi`ni kullanan bir sektör olması ve üzerine bir de Chuck Palahniuk`un o muhtesem kitabı  Günce`de geçen
"birileri bizi Stanislavski Methodu ile yönetiyor."
 cümlesiyle merak duygusu barındıran damarlarımın kabarması sonucu okunan kitabın incelemesidir.

Tiyatronun bilim adamı Konstantin Sergeyevic Stanislavski...

Stanislavski tiyatroyu insan gövdesinin ve ruhunun araştırıldığı bir labaratuvar olarak tasarlamıştır.
Freud`dan bu konuda yardım alan Stanislavski yaratıcılığın bilinçli teknikler yoluyla, bilinçdışını açığa çıkarmak üzere yöntemler geliştirileceğine inanmış ve bunu çalışmalar yaparak sahneye yansıtmaya çalışmıştır.

Oyunculuğun Tanrısal bir yeti olmaktan çok herkes tarafından öğrenilebilecek ve geliştirilecek bir insani bir nitelik olduğuna inanan Stanislavski, yönetmeni çıldırtacak oyunculara karşı  bile iyimser davranmaktadır:
Eğitime iyi niyetle yaklaşan ve kendi kalıplaşmış  görüşlerinden vazgeçebilen herkes, her zaman bir  şeyler öğrenebilir ve kendini geliştirebilir gözüyle bakmıştır.

Stanislavski:
Sanatta kendinizi değil, kendinizdeki sanatı, sevin.

Stanislavski bir formül ya da reçete yazmamaktadır. Geliştirdiği teknik hayatı boyunca sürekli gelişme göstermiştir.

Coşku Belleği: Buna göre oyuncu önce oynayacağı rolle içsel bir bütünleşme sağlayabilmek amacıyla onun yaşantısı, yaşadığı dönemin sosyal ortamı, modaları düşünsel atmosferi vs. ile ilgili bir araştırma dönemine girişir. Bu dönemi Stanislavski ; "oyuncunun rolle flörtü olarak yorumluyordu. Flörtü "evlilik" izliyordu. Bu içsel hazırlık sürecini de "doğum" izlemektedir.

Stanislavski`nin ALTIN KURALI: içsel değerler bir kez oturdu mu, fiziksel kişilendirme kendiliğinden ortaya çıkar.

Stanislavski, döneminde içsel olana verilen değerler neticesinde; psikolojist bir eğilimin temsilcisi olarak görülmekte idi.

Onun tekniğini kullanan pek çok tiyatro, büyük basarılar elde ettiği gibi üniversitelerde yöntemin ayrıntılarını öğreten dersler verilmeye başlandı.

Dramatik oyunculuk tekniği ortaya çıktığı süreçte Elia Kazan`ın yönetiminde birçok Hollywood oyunculuk sektörünün "resmi" eğitim yöntemi haline dönüşmüştür.

İnsanın fiziksel ve ruhsal sürecinin ayrılmaz bir bütün olarak işlendiğine inanan Stanislavski, Devrim sonrası Rusya`sında bilim alanında etkili olmaya başlayan materyal eğilimler, Pavlov ve Secenov gibi fizyolog ve psikologların geliştirdiği yeni kuramlarla da kanıtlara erişmeye başlamıştır.



Stanislavski:
Tükürmen gerekiyorsa,bunu tiyatroya gelmeden önce yapmayı
 öğrenmelisin.

Oyun yazarının verdiği fiziksel eylemlere yoğunlaşan oyuncunun içsel / ruhsal olanı dolaysız olarak ortaya çıkaracağına inanıyordu. Bir kapıyı açmanın kırk yolu olduğuna ve bunlardan her biri de farklı coşkulara yol açacağını, bu yüzden geriye sadece tercih etmenin kaldığını dile getiriyordu.

Stanislavski yaygın bir kanı olan "yetenekli oyuncunun hiçbir tekniğe ihtiyacı yoktur" söylenişini reddetmekle birlikte, büyük yetenek ve ince nüanslara sahip bir oyuncunun diğerlerinden daha çok tekniğe ihtiyacı olduğunu kanıtlamak için çalışmalar yapmıştır.

Stanislavski Sistemi`nin terminolojisinde;
Üstün Amaç, EYLEMİN MANTIĞI, Verili Durumlar, Duygu-Düsünce Alışverişi
ALT-METİ,IMGELER,Tempo ve Ritim vb. ortak bir dil yaratılmıştır.

Onun geliştirdiği  teknik yardımı ile oyuncular bir rolün ruhunu inşa edebilir ve sahne üzerinde yaratılmış insanın içsel dünyasına somutlayabilirler.

Stanislavski`nin bilinçaltının anahtarına verdiği fiziksel eylemler yönteminin içeriği; eylemin psikolojik tarafının oyuncu tarafından refleksif olarak işin içine girmesi ve bu da coşkuların açığa çıkmasına neden olmasıyla anlatılabilir.

Stanislavski`ye göre, yaşamın sanatsal bir yeniden yaratımı olan tiyatro, yaşamın ÖNEMLI SORUNLARINDAN BİRİne sahiptir:

Tıpkı gerçek yaşamda harcanan dakikaların geri getirilememesi gibi sahne üzerinde geçen zaman da tekrar edilemez.

Oyuncular önceki akşam yaptıklarını tekrar etmeyi denediklerinde tiyatro sanat olmaktan çıkar.
Yaşayan bir tiyatroda her gösteri diğerinden farklıdır. "Bugün,burada,şimdi" tekniği Stanislavski Sistemi`nin bir parçasıdır.


Stanislavski:
 Bir oyuncu kendisini role uyarlamak zorundadır, rolü kendisine değil.

Yevgeni Vakhtangov: Gerçek Mürit

Stanislavski Sistemi`nin en ateşli taraftarı  ve Stanislavski`nin asistanıdır. Vakhtangov, Stanislavski`nin hiç durmadan gelişme gösteren sistemine "doğalcılığı" ağır basacak şekilde bir çizgi çizdi.

Vakhtangov`u o sıralar Almanya`da oldukça popüler olan Ekspresyonizm`in çok fazla etkisi altında kalmakla suçladılar.

Oyuncu ve karakter arasındaki herhangi bir ayrımın ortadan kaldırılması   gerektiğini ve oyuncunun karakter hakkında düşünmemesi gerektiğini, yalnızca karaktermiş gibi düşünmesi gerektiğini söylüyordu.  
Stanislavski ise karakterle bütünleşmenin oyuncunun tümüyle karakteri onaylaması anlamına gelmediğini ileri sürüyordu.

Vakhtangov ise oyuncunun kendi kişisel deneyimlerini kullanmasına önem veriyordu.

Böylece kendi teatral biçimini yaratan Vakhtangov dışsal olarak son derece abartılı, içsel olarak daima canlı bir sanatsal teknik inşa etti. Paradoks carpıcıydı:Komedi artık trajik bir tarz haline gelmişti.
Kostümler stilizeydi; makyajlar acı çeken masklar izlenimi veriyordu.

Stanislavski bunu onayladı!

Stanislavski Sistemi gelişir haldeyken artık doğalcılığın sınırlarını aşıyordu.

Stanislavski`nin oyuncu, yönetmenin Vakhtangov olduğu bir oyun sergilendi.

Stanislavski`nin içsel hakikat ilkeleri unutulmadan onları GROTESK bir üsluba yönlendirdi. Groteskin oyunun derin içeriğini canlı bir biçimde ifade eden üslup olduğunu dile getirdi.

Onun amacı insan duygularının ve yazgısının, efsane ve batıl inançların ürünü olan insanlık dışı yasalarla, insan ruhunu etkileyen korku etkileyen korku alemiyle çatışmasını yansıtmaktı.

Vakhtangov övgüleriyle oyuncuları gururlandırdığı gibi, acımasız eleştrileriyle onları ağlatıyordu da. Parlak ve ironik mizah anlayışı, keskin zekası, sanatsal sezgileri, sınırsız enerjisi ve hepsinden öte bayağılığa olan nefreti, takdir ve saygı uyandırıyordu.

Groteskliği dibine vuran anlayışı Vakhtangov`u Stanislavski`den ayırıyor olduğunu düşünenlerin Stanislavski`yi anlamamış olanlar olduğunu iddia ediyor yazar Sonia Moore bu kitabında.

Vakhtangov’u tutkuyla Stanislavski safında çarpışmış bir gerçek mürit olarak görmektedir.


Sonuç olarak Günce kitabına bağlarsak; Birilerinin Stanislavski methodu ile yönetmesinden çok kendi kendimizi bu yöntemle yönetmeye IHTIYACIMIZ olduğuna inanıyorum....  

Maskesiz tiyatro olan hayatımızın buna ihtiyacı düşündüğümüzden daha çok!!