20140223

üzülmez misin?

elinde görüntüler var bir film çekmişsin, fragman hazırlaman gerekiyor. fragmanı hazırlarken nereden hangi görüntüleri alacağını tam kestiremiyorsun; sürekli sanırım olmadı, sanırım anlatamadım, yok hayır diyerek geçiyor. ama bir yandan da hazırlamaya devam ediyorsun. sanki hiçbiri film hakkında gerçekten vermek istediğin duyguyu vermiyor, olmuyor. bir anda elektirikler kesiliyor, saatlerdir başında oturduğun bilgisayarında hazırladığın fragmanı hiç kaydetmemişsin. hiç beğenmemiştin ki. işte şimdi o olmamış fragmana bile üzülürsün, üzülmez misin?


photography-aneta-ivanova

20140222

Bir kedim olmalı



Bir kedim olmalı. Bir yerlerde unuttuğum bir kedim olmalı. Sesini duyuyor musunuz?

Geçen gece üstümüzden bir tren geçti. Ama gerçekten geçti. Önce çok sessizce bir şeyler düşünüyordum, sonra aslında biriyle konuşuyor olduğumu fark ettim. Bir ara gerçekten bağırdım. Ama bağırdığım kişi kendimdim. İnsan kendisine kızar mı hiç? Bağırarak hem de? Ben öyle yaptım. Konuştuğum adam önce anlamadı. Bir şeyler söylemek istedi, en mantıklısından açıklamalar yapmaya niyetlendi.  Sonra onu susturacak kadar bağırdım ben de kendime. Gerçekten beklemiyordu. Sessizce benim kendime söylediklerimi dinledi. Üzüldüğünü görebiliyordum. Çünkü ben de üzülüyordum. Bir an içimden kendimi gözümden düşürmek geçti. Nasıl yapacağımı bilemedim. Özdemir Asaf’a sığındım. Anlattı. 

Sahiden kızılacak şeyler mi yapmıştık. Yoksa sadece üzülecek şeyler mi? “İkisinin arasında çok ince bir çizgi var”, dedi adam. Sus, dedim. Ben konuşuyordum, kendimi aklıyordum. Bunu görmek korkunçtu. Kendimi affetsem yine iyiydi, bense aklıyordum. Kimden öğrendiysem artık... Aklandık geçmedi, affetsek geçerdi.

Tren rayları titreyip duruyor, sayısız trenin geçtiği gecenin izi sürüyor. Kedim nerede, söylesenize kedim nerede?