20110513

siz hiç göğe baktınız mı?




Bu otobüs durağındaki tüm bekleyişlerim birbirine benzemeye başladı yine. Burada durmuş arabaları, otobüsleri, binaları, insanları izliyorum. Kuşkusuz ki bekliyorum; yine gölgesini düşürecek boşluklar bulamadığı için üzerimi örten tüm binaların  gölgesinin üzerimden kalkacağı anı. Arkamda bir ritm duyuyorum, bir de konuşmalar. İkisini birbirine uyduruyorum, öyle bekliyorum. Çok ritmli bir konuşma diyorum ve bir anda arkamı döndüğümde şarkı söyleyen bir adam görüyorum. O da konuşmuyormuş ki.

Korkmayın; ne bu binaları, bu adamı ne de gelip geçeni öykümün baş karakteri yapacak değilim. Onlar dünyanın en gereksiz insanının en gereksiz bir başka bekleyişinin parçasılar, o kadar.

Gözlerimi, göz alıcı reklamlardan alıp göğe kaldıracak olsam sadece birkaç kanat çırpışına şahit oluyorum kuşların. Sonra karşı kaldırımda yürüyen insanların adımlarını sayıyorum. Bu gerçekten büyük bir haksızlık! Adımlar daha çoklar, o kesin!

Her baktığım yönün  gözlerimle fotoğrafını çeker gibi yapıyorum. Ancak böyle kalabalık bir filmin tüm anlamı, son karesinde görünen ben olabilirim sadece diyorum ve vazgeçiyorum. Etrafımla asla tümlenmeyecek bir yığın gibi bakıyorum. Ama öyle bir yığın ki, yabancı. Ama bildiğiniz yabancı değil, bu bekleyişin bundan öncekilerden bir farkı olması için çırpınan bir yabancı. Mesela karşı kaldırımdan bu tarafa geçmek isteyenler bu kez bu otobüs durağında bekleyen insan sırasının benim yanım olan kısmını boşluk bilmesinler lütfen... Yığının yabancısı olmamak adına yanaşıyorum yanımdaki adama, iyice yanaşıyorum ki geçemesinler....

Yine beni uyduruyorlar çocuk.. Bak güneşe, olmayan gündüz yıldızlarına ve aslında ilk önce kuşlara... Kaç kanadında takılı adım var? Kaç kanadın çırpınan tabiatında nüfusum var? Nerede nefesim, hangi otobüs durağında benim en son çıkan yüksek sesim. Kendime bağırsam ulaşamam, yahu bu adam şarkı söylüyor kulaklarımda. Kuşkusuz ki bekliyorum, bu hikayenin de kendi durağım yolcusunu. Kendi yolcumun ilkin kendini ezeceğini, kendini süzeceğini ve bu duraktan her ilkin benimle geçeceğini. 

Söylüyorum yanı başımdan geçenlere, benim yanımı boşluk bilenlere, siz hiç göğe baktınız mı? Kuşları yakaladınız mı? Yahu siz, en son kaç vakit önce gözlerinizle de olsa bir kuş yakaladınız? Kaç kanat çırptı? Gitti mi? Dönmedi mi?