20090427

Ankara'yı silkeliyorum












İlgi çekmeye çalışan ilginç kıyafetli insanlar vardı. Bekliyorlardı. İçlerinden çıkacak olan bir başka kişinin görüntüsünün gürültüsünü sindirmeyi... Saçlarını kazıtmış bir başka biri gözlerime bakarken saçlarıyla bağırıyormuş gibiydi. Mini eteğini giymiş hatunun çığlıklarından çok daha az ilgi çekici olduğu kesindi. Bense sadece bu görüntülere kulak tıkamakla meşguldüm. Şeffaftım hiç olmadığım kadar. Giydiklerim ruhumu yansıtıyor ve kimseye bağırmıyor sanıyordum. Hani şeffaflık öyleydi ya, kendimi gördüğüm vakit başkalarını görmemeye başladım. Görüntülerinin gürültüsünü duymuyordum. Derken yürür halde salınan koluma bir kol takıldı. Dersin sanki bir köpek ısırdı. Canım yandı. İçim acıdı. Kızardı kolum. Aldırmadım. Yürümeye devam ettim. Konur Sokak'tayım. Adımlarım sık ve birbirine ihanet etmeyen türden. Yüksel'den bu sefer de geçeceğim. Bu kez de Kızılay’ın Yüksel kokusunu içime çekmeden gitmeyeceğim. Kaldırımları yoktur bu sokağın. Bütündür yer ile insanlar. Ağaçlarla aynı tabana basar ayaklarımız. Bir başkasının çiğneyip geçmesine izin verdiğimiz ruhlarımızı bırakırız.



Acıyor lanet olası. Kolum çok acıyor. Duymuyorum hala. Görüntü yok adeta. Gürültü yok ortada. Şeffafım. Sadece içimi görüyorum. İzliyorum kendimi. Ama acıyor. Belki de kanıyor. Bakmıyorum. Ruhuma odaklanmışım. Yürümeye devam ediyorum. Selanik'teyim. An be an yüzümde bir acı. Tokat yemiş gibiyim. Sızlıyor. Kafamı toplayamıyorum. Adımlarım yavaşlıyor. Yönümü şaşırıyorum. Başım dönüyor. Durmak istiyorum.



Bir el uzanıyor belime. Sarıyor beni. Acıyor her yanım. Ağlıyorum. Bakıyorum tekrar tekrar. Tekrar bakıyorum. Görüyorum. Sarılıyorum. Unutuyorum. Susuyorum.



Aniden gürültüler doluyor her yanıma. Gürültülerini tanıyorum. "Böyle iyi", diyorum. "Çok çok daha iyi." Bir ton küfür savuruyorum gökyüzüne. Bir gürültü de ben oluyorum. Yankılanıyorum. Ezilecek ruhlara sızıyorum. Acı veriyorum. Köpek oluyorum. Tokat savuruyorum. Size bağırıyorum. Bir gürültü oluyorum. Kulak tıkayanların ensesinde bitiyorum. Ankara'yı silkeliyorum sonra. Üstündeki tüm mikropları arnavut kaldırımın altına itekleyip tertemiz ediyorum. Yüksel'deyim. Ağaçların bir kökünde de ben yatıyorum. Pek tekin değilim. Dikkat edin!

20090424

Düşünkara film 2: "A Short Film About Killing"




Düşünkara Fanzin'i seven,sevmeyen, tanımayan, bilen, ulaşmayan, duyan, ulaşmak isteyen herkese...






Tarih:
03 Mayıs 2009 Pazar
Zaman:
16:00 - 19:00
Yer:
Eylül Kültür ve Sanat Ortamı
Cadde/Sokak:
Konur 2 sokak 35/6 (Megapol sinemasının yanında 2. katta)/Kızılay
Şehir/Kasaba:
Ankara, Turkey

20090423

bir şey



Akan kelimelerimi size uydurmuyorum.
Uyan kelimeleri sizin için seçiyorum.
(Nefes al.)

Seçtiklerimi yontmuyorum.
Çünkü zaten size çok uygun olduğunu biliyorum.
(Tükür.)

Eylemlerimin eni konu esiri olduğu bir varoluş neticesi
Netice o ki, varoluşun kapsamına girmemekte.

(değiştir.)

Beyne yöneltilmiş bir mürekkep hücumu var şu vakit.

Hücum tahtası hedefini gözetmemekte.
Tamamını hedefine uydurmakta.
Neresinden çarparsan artık bana.
Çarptığın noktayı tanıma.
Bir bütün olarak algıla ve uydur kalıbına.

(dön.)

Esiri olduğum netice yüzü suyu hürmetine bin pişman.
Uygunsunuz. Uydurulmuşum.
Bir şey söylemiyorum.






20090419

on üç





-BİR-


Dağılan kabukların paramparça yollara serpildiği bir an vardı. Etrafa saçılmış olan her bir kabuk parçası bir başkasının ayağına batıyordu.

-UZAK-

Yürüyorum. Uzun bir yolun en sol tarafındayım. Yakınlaşmak adına atılan her bir adımım daha bir uzağa götürüyor bedenimi.

-ÜÇ-

Hepimiz bir başka birimizin aracısıyız. Sen benim yolda yürümeyi öğrenmemin aracısısın. Ben senin beni bana benzetmenin.

-RİTÜEL-

Onun için hayatın saçma sapan bir ritüeli vardı. Yaşardık ve biterdi. Neydi telaşı? Sonunu bilmek başlangıcı yaşamamaktan yeğ miydi? Telaş yapmaya gerek yoktu. Ne de olsa yaşanacaktı.

-ÖPÜCÜK-

Ayağınına cısı yüreğini öpüyordu sanki. Yüreğine konan her bir dudak hamlesi tükürük bırakıyordu bedenine. Yayılıyordu. Yapışkan, saf, kokulu. Sarı belki. Kabuklara doğru aktı. Birleştireceğim sandı.

-ALTI-

Bedenimden uzaklaşıyordum. Bir vakit kabuğum bedenim olmuştu. Bedenimi mi değiştiriyordum. Bunu yaparken çok mu acıtıyordum? Çok mu acıtıyordum?

-NEFES-

Aracı çektim tekrar sola. Baktım ardıma. Geride kalan yol ileriyi işaret ediyordu aslında. Sarmaladım yola nefesimi. Bıraktım arabayı. Yürüdüm sonra.

-KARMAŞA-

Güneşimin kabuğumu eritip asfaltla bir bütün olduğunu hayal ettim. Artık kimsenin benden olan bir şeyle canının yanmayacağını.

-Ama ilk defasında yakmalıydı!

Hayır!

Güneşin kabukları ısıtıp sizin ayaklarınızı eritmesini hayal ettim. Hayal ettim ve oldu!

Evet, oldu!


-KİN-

Eriyecekti. pek çok şey eriyecekti. Düşünceler eriyecek, soğuyacak, tanıyacak, tanıtacaktı.

Tükürdüm yere. Saf, kokulu ve sarı.

-ON-

Sonra baktım güneşe. Dedim sana ne çok benziyor bu şey. Senin de kokun var mı?

Tükürdüğümü bile kuruttu densiz. Bir tokat savurdum güneşe. Düşmüşüm. Kanıyorum. Kırmızı.

Düşmüşüm.
Dönmüşüm.
Sonmuş.
Sonra solmuşum.

-GAYE-

Tokatımı geriye atmışım. Yüzümü kabuklu bataklığa düşürmüşüm. Kabuk deidğin güneşe selam durmuş sonra. Kurutmuş. Yapışmış. Dedim sen de mi? Bu muydu amacın?

-YOK-

Sana da söylemeliyim.
Ben yokum.
Ve artık kim var bilmiyorum.

-ON ÜÇ-

Bilmiyorum.

20090412

Eylülce Dergisi 2. sayı yayında...





EYLÜLCE…


2. Sayı çıktı…

Bu sayıda:



Dosya: Orhan Pamuk ve Postmodernizm

Modernizm ve Postları – Ahmet Antmen

Beyaz Kale - Burcu Temur

Pencereden Bakmak - Şenay Eroğlu Aksoy

Romancının Muhalif Bir Entellektüel olarak Portresi - Fatih Yaşlı

Dostoyevski Üzerine Notlar ve Orhan Pamuk Önsözleri - İsmail Bukka Kaplan

Post-Modern Gizlilik: Gizli Yüz - Kutay Yeşilöz



Öykü

Tekir… Ceren Alptürkan Erdil

Serçeler… Seymur Baycan

Saydıklarım… Fatih Parlak

Kahve Çekirdekleri Olamadık (Acı Ayçiçeği Tarlasında Hamlet)... Didem Tomaslar

Gecenin El Yazısı… Pelin Buzluk



Şiir

Aforozlar… Xaqani Hass

Taş. . . Ertan Mısırlı

Demir Ökçe'ye Zeyl… Serdar Koç

Pencere. . . Arzu Karadağ

Teselli… Fatma Üçpınar



Söyleşi

Alper Akçam



Müzik

Gündelik Popüler Müziğin Düşündürdükleri - Kutad Alptürkan



Sinema

Türkiye Sinemasında Tarihsel Mevsimler ile Doğal Mevsimlerin Buluşması… Hamdi Karaşin



Portre

Üreti-yorum



ve Kitap Tanıtımları

Öldürmeyen "Ölüm" Öldürmüyor . . . Canan Koçak

Yeniler…

Eskimeyenler…



Büyük kitabevleri ve Eylül Kültür'de…

Eylül Kültür: Konur 2 Sokak 35/6 Kızılay Ankara

İletişim: eylulce.dergisi@gmail.com

Dergimiz ayrıca Dost,Turhan,İmge,Dipnot,İlhan İlhan,Nazım Hikmet Kültür Merkezi ve Tan Kitabevinde.



20090411

Düşünkara Fanzin sayı 8 yayında...

Düşünkara baharla birlikte attı kendini sokaklara. Önce Beytepe'de karşıladı baharı, şimdide Ankara hazırlasın karşılamasını. Dinleyin bizi..

Dünyaya Küsen Adam bir gazete ve eklerini sundu bize ya da başka bir şey bu benim dahi anlatamayacağım.

Benim Adım Neydi yeni katıldı aramıza, Kanlı Hürriyet dedi. Bitiklere, yitiklere doğru bir kırbaç savuruyor gökyüzüne.

Mustafa Özkan yeni bir hayat başladığını yazdı.. "......bana ait olmayan"

Yeni bir fanzin var Ankara'da. Nekropol haberiniz olsun dedik. Bir röportaj yaptık. Taze taze.

Sert Sessiz kalemini şehrin içine doğru parçaladı bu sayıda. Kent Parçalanır dedi.

Seyyah ise derinliklere doğru mantık duygular karalar şeytan üçgenini irdeledi. Çok derin geldi hepimizin içine düştüğü anlardaki gibi...

Düşünkara Bilinçlendirme Platformu bu kez Kardeş ile Acı Kavun'u tartıştı. Yine çok tepki alacak biliyoruz:)

Yağmur Güncesi satırlarını yazarken sevdiklerini paylaştı. Tavsiyem Tavsiyen Olsun diyerek bize sundu. Çok güzel oldu.

Murat Uyanık bu kez Gölge Oyunu oynadı iki satırda Düşünkara'da. Bizim belki de her gün yaşdığımız türden bir anlatımla..

Yeni yazarımızı Şeymuşka Düş dedi. Düşlerinde gördüğü yüzleri Düşünkara'ya çizdi. Öyle bir anlattı ki...

Kültür Sepeti Pazartesi Notları'ndaki hatırlatmalarıyla yine bizi dürtmeye devam etti. Pazartesi günü okumamanız sendromu arttırmamanız için bizden tavsiye olsun :)

MaLkaVian, Kibritçi Kız ile hayalleirmizdeki o küçük kızı bugüne taşıdı. Sanki çocukluk arkadaşımız bu kez oydu.

Özgür Deniz Ütopya Aşkın Tarifi'ni yaptı. Sizinkine ne kadar uyuyor bir bakın derim.

Bir kitap tanıtımı bendeniz Beytepe Kaplumbağası'nın yazısıyla yerini aldı.

Çizitema bu kez "Palyaçolar"
konusuyla ilgili çizimleriyle Mert Gürkan'ı, Emre Yılmaz'ı, Cemal Keleşoğlu'nu konuk etti. Bir sonraki konumuz ise "Yazmak" bilginiz olsun..

İyi-kötü her tür eleştirinizi paylaşmanız mutlu edecektir. İyi baharlanmalar..

Yer aldığı noktalar ya da üçleme sokağı detayları:(şimdilik)

*Ankara Kültür Evi (Konur Sok Leman Cafe bu kafenin altında kalıyor)
*Turhan Kitabevi (Yüksel ve Konur'u birbirine bağlayan köşede)
*Ardıç Kitabevi(Turhan Kitabevi üstü)
*Eylül Kültür Sanat Ortamı(Konur 2 Sokak 35/6)
*Orta Bahçe(Konur Sokak Don Kişot'un 2 üstü)
*Araf Kafe( Konur Sokak Don Kişot'un üstü)
*Kitap Kurdu(Selanik Caddesi Mustafa Kitabevi üstü)
*Beytepe Zen Kafe
*Beytepe Beycafe büfesi


* veya Ankara'da bir sokakta her an her yerde....

*Şehirdışından erişmek isteyenlere itinayla kargo gönderilir...