Yeni dünya düzeni bir ömürlük misafir gibi serilmişti ayaklarımın altına. Özgüveni sabit, yergisel bir ses tonuyla fısıldadı.
-Lalaalaa...
Yeni olmasının ereğiydi sanki eskiye meydan okur bir tavırdı şu yaptığı. Ne kadar kaile alınmalıydı. Hemen arkamda bitiyor. Saçlarımın arasından beynimin nöronlarına kadar yine o ses duyuluyor.
-Lalaalaaa...
Sesin bıraktığı etki sanki o ses hiç var olmamış gibi bir etki.
İçimden o ses tırmanıyor bir vakit ama ses susunca hiçbir şey yok. Ellerimle kulaklarımı kapatıyorum. Ses yok ama ben yine de kapatıyorum. Bir an bile duymaya takatim yok. Gücümü alıyor o ses. Damarlarımda alkol etkisi bırakıyor. Rahat değilim. Huzursuzum. Eve nasıl gideceğimi düşünüyorum. Ev uzakta. Sanki ev çok uzakta ve sadece bir ses var yakınımda. Sese karşı kendi içimde onlarca tepki doğururken dışarıdan gözlerime bakmadıkça hissedilecek bir hal yok. Gözlerim ses ile birlikte kayıyor gökyüzüne. Bir saniye gökyüzü nerede?
-Lalaalaaaa....
Yeni dünya düzeni gökyüzünü yok etmiş gibi. Vardı dimi öncesinde, bu belli. Yukarısı karanlık gibi. Gözlerim kaydıkça o eski gökyüzünün boşluğuna, karanlıklara gömülüyorum. Yukarıda bir şeyler oluyor ve ben sadece o sesi duyuyorum.
-Lalaalaaaaa...
Etrafta insan var mı bilmiyorum. yeni dünya düzeni, insanı kabul etmiş miydi? Göremiyorum. Sadece sesin bıraktığı beyin boşluğunda dönüyorum sanki. Takla atıyorum bedenimin içinde. Kollarım bacaklarım oluyor bir an, burnum ayak parmağım. Ama yürüyorum bu sırada. Bazen ayak parmağımla düşünüyor bazen de kollarımla koşuyorum. Eve gitmek istiyorum. Ev uzak. Hem de çok uzak. Alkol var sanki. Bu sesin içerisinde alkol var besbellli. Damarlarım şişiyor sesle birlikte kendimi yeni dünya düzeninin gökyüzünde adım atarken buluyorum. Ayaklarımın altında ezilen bulutlar var. Bulutlar gri. Bastıkça yere yapışıyor. Cıvıklaşıyor. Batıyorum. O cıvıklaştıkça batışım çabuklaşıyor. Nefret ediyorum bulutlardan. O bakmayı çok sevdiğim gökyüzünün yerin dibinde oluşundan.
-laalaaa....
Sese dur demek istiyorum. Kollarımla koştuğumu hissettiğim an kollarıma bakıyorum. Kol oluyor. Ayak parmağımda bir tırnağımı kesmeyi unutmuşum zaten. Beynim olamaz ki o diyorum. Tüm bedenimde var olan reaksiyonların sadece gözlerimin içinden hissedilmesinden nefret ediyorum bir an. Gözlerimin içine bakabilsem kendimi beynimde gördüğüm gibi görebileceğim. Yeni dünya düzeninin insanlarını arıyorum. Biri gözümün içine baksın da ben de bu halden kurtulayım istiyorum. Biri tüm bu benim zihnimdeki olan biteni bir görse de ben de rahatlasam diye yalvarıyorum. Olmuyor. Yeni dünya düzeni insanı tüketmiş. Gözlerinin içine bakan göremiyorsun artık. Gözlerine bakan herkesin yaklaşıksal saniyeler arasında gözlerini gözkyüzüne ya da yer dibine devirdiği malum.
İnsan istiyorum.
Yeni dünya düzeninin tam içine kusuyorum bu isteğimle. İnsan kusuyorum. Tüm o bakıp da görmeyen beni anlamayan insanları dünyanın tam ortasına kusuyorum. İşte bunu gören birkaç kişi beliriyor karanlıkta. Ben kustuktan sonra gören çok oluyor. Kusmadan evvel neredeydiniz diyorum ve kusmuğumla birlikte yerin dibinde kayboluyorum. Kendimi eritiyorum. Görmesinler istiyorum.
Sonra "ev" diyorum. Artık uzak değil. Çok yakın. Eve gitmeliyim.
Yerin dibinde insan olmuyorum. Bir ses oluyorum. Kulaklarınızda bir an yankılanıyorum.
-lallaalllaaaaaa....
-Lalaalaa...
Yeni olmasının ereğiydi sanki eskiye meydan okur bir tavırdı şu yaptığı. Ne kadar kaile alınmalıydı. Hemen arkamda bitiyor. Saçlarımın arasından beynimin nöronlarına kadar yine o ses duyuluyor.
-Lalaalaaa...
Sesin bıraktığı etki sanki o ses hiç var olmamış gibi bir etki.
İçimden o ses tırmanıyor bir vakit ama ses susunca hiçbir şey yok. Ellerimle kulaklarımı kapatıyorum. Ses yok ama ben yine de kapatıyorum. Bir an bile duymaya takatim yok. Gücümü alıyor o ses. Damarlarımda alkol etkisi bırakıyor. Rahat değilim. Huzursuzum. Eve nasıl gideceğimi düşünüyorum. Ev uzakta. Sanki ev çok uzakta ve sadece bir ses var yakınımda. Sese karşı kendi içimde onlarca tepki doğururken dışarıdan gözlerime bakmadıkça hissedilecek bir hal yok. Gözlerim ses ile birlikte kayıyor gökyüzüne. Bir saniye gökyüzü nerede?
-Lalaalaaaa....
Yeni dünya düzeni gökyüzünü yok etmiş gibi. Vardı dimi öncesinde, bu belli. Yukarısı karanlık gibi. Gözlerim kaydıkça o eski gökyüzünün boşluğuna, karanlıklara gömülüyorum. Yukarıda bir şeyler oluyor ve ben sadece o sesi duyuyorum.
-Lalaalaaaaa...
Etrafta insan var mı bilmiyorum. yeni dünya düzeni, insanı kabul etmiş miydi? Göremiyorum. Sadece sesin bıraktığı beyin boşluğunda dönüyorum sanki. Takla atıyorum bedenimin içinde. Kollarım bacaklarım oluyor bir an, burnum ayak parmağım. Ama yürüyorum bu sırada. Bazen ayak parmağımla düşünüyor bazen de kollarımla koşuyorum. Eve gitmek istiyorum. Ev uzak. Hem de çok uzak. Alkol var sanki. Bu sesin içerisinde alkol var besbellli. Damarlarım şişiyor sesle birlikte kendimi yeni dünya düzeninin gökyüzünde adım atarken buluyorum. Ayaklarımın altında ezilen bulutlar var. Bulutlar gri. Bastıkça yere yapışıyor. Cıvıklaşıyor. Batıyorum. O cıvıklaştıkça batışım çabuklaşıyor. Nefret ediyorum bulutlardan. O bakmayı çok sevdiğim gökyüzünün yerin dibinde oluşundan.
-laalaaa....
Sese dur demek istiyorum. Kollarımla koştuğumu hissettiğim an kollarıma bakıyorum. Kol oluyor. Ayak parmağımda bir tırnağımı kesmeyi unutmuşum zaten. Beynim olamaz ki o diyorum. Tüm bedenimde var olan reaksiyonların sadece gözlerimin içinden hissedilmesinden nefret ediyorum bir an. Gözlerimin içine bakabilsem kendimi beynimde gördüğüm gibi görebileceğim. Yeni dünya düzeninin insanlarını arıyorum. Biri gözümün içine baksın da ben de bu halden kurtulayım istiyorum. Biri tüm bu benim zihnimdeki olan biteni bir görse de ben de rahatlasam diye yalvarıyorum. Olmuyor. Yeni dünya düzeni insanı tüketmiş. Gözlerinin içine bakan göremiyorsun artık. Gözlerine bakan herkesin yaklaşıksal saniyeler arasında gözlerini gözkyüzüne ya da yer dibine devirdiği malum.
İnsan istiyorum.
Yeni dünya düzeninin tam içine kusuyorum bu isteğimle. İnsan kusuyorum. Tüm o bakıp da görmeyen beni anlamayan insanları dünyanın tam ortasına kusuyorum. İşte bunu gören birkaç kişi beliriyor karanlıkta. Ben kustuktan sonra gören çok oluyor. Kusmadan evvel neredeydiniz diyorum ve kusmuğumla birlikte yerin dibinde kayboluyorum. Kendimi eritiyorum. Görmesinler istiyorum.
Sonra "ev" diyorum. Artık uzak değil. Çok yakın. Eve gitmeliyim.
Yerin dibinde insan olmuyorum. Bir ses oluyorum. Kulaklarınızda bir an yankılanıyorum.
-lallaalllaaaaaa....
BLOG ÖDÜLLERİ SAHTEKARLIĞI ve BİR KÜFÜRBAZ
YanıtlaSilTÜRK BLOG YAZARLARI sitesinden bir sahtekarlığı ortaya çıkarttığım için kovuldum. Çok memnunum orası ayrı tabi.
2009 Blog ödülleri adı altında yapılan sahtekarlığın ve küfürbaz wolkancanın hakkındaki yazılar için ;
http://cemologyonuncukoy1.blogspot.com/2009/02/2009-blog-odulleri.html
Not: Volkan gerçekten büyük adammış. Birilerinden talimat alıp TBY üyeliğimi sildirdi. Yalakalık gerçekten zincir gibi işliyor. Ama ben bu işi kafaya taktım ve işin ucunu bırakmaya hiç niyetim yok. Kanıtlı, belgeli yazılarımı silerek yaptıkları ya da yapmadıklarını örtpas edebileceklerini düşünenler çok yanılacaklar.
BLOG ÖDÜLLERİ SAHTEKARLIĞI ve BİR KÜFÜRBAZ
2009 BLOG ÖDÜLLERİ ADI ALTINDA YAPILACAK OLAN YARIŞMAYI (yarışma denilirse tabi) ANLAYABİLMEMİZ İÇİN 2008 DE DÖNEN ''DOLAPLARA''(!) BAKALIM.
ASLA KAZANAMAYACAĞINIZ ve NE OLDUĞU BELLİ OLMAYAN BİR YARIŞMAYA KATILARAK, BİRİLERİNİN SİZİ SÖMÜRMESİNE İZİN VERMEYİN. GEÇEN YIL YAPILAN YARIŞMADA KİM NE KADAR OY ALDIĞINI BİLE ÖĞRENEMEMİŞTİ.
TÜRK BLOG YAZARLARI sitesinden bir sahtekarlığı ortaya çıkarttığım için kovuldum. Çok memnunum orası ayrı tabi.
2009 Blog ödülleri adı altında yapılan sahtekarlığın ve küfürbaz wolkancanın hakkındaki yazılar için ;
http://cemologyonuncukoy1.blogspot.com/2009/02/2009-blog-odulleri.html
Sayın Cem Akkılıç,
YanıtlaSilBir blogum var evet.
Bir yazarım evet.
Blog Yazarları sitesine de üyeyim evet. A
ma kesinlikle şundan eminim ki kimseden ödül beklemiyor(d)um.
Ayrıca belirttiğiniz konunun benim yazımla ilgisi olmadığını da ben belirtmek istiyorum.
Lütfen sinirlilik halinizi başka şekillerde gideriniz.
Saygılar.
Şu hep övündüğüm hafızamın bir gün çuvallayacağından emindim. bak , çuvalladı.
YanıtlaSilşimdi yazında anlattığın o fısıldamanın, daha doğrusu lalallaaaaa sesinin neyin izdüşümü olduğuyla bir alıp veremediğim yok, hatta hoş olmuş bu tarz bir anlatım.
yalnız şu nokta, bu şekilde bir ses işitme hikayesi vardı, kimindi çıkaramadım, sürekli bir "şişşşt" duyan biri. o geldi aklıma şimdi.
kimdi yahu?
biliyor musun?
Bilmiyorum quemandele, ama bilmeyi isterdim:) Bulunca yazarsan sevinirim.
YanıtlaSil