Ben sadece annemle uyudum dediğimde erkek arkadaşlarım çok güldüler. İşlevi olmayan bir uzuv taşıdığımı zannediyorlardı. Onlara bunun aslında işe yaradığını göstermek isterdim, ama nasıl? Annem her şeyimden haberdar. Ona mı sorsam? Benim her şeyimi bilir annem. Benden daha iyi düşünüyor. Oldukça mantıklı konuşuyor, her dediğini yapsam hayatta hiç kötü bir şey olmaz sanki. Çok uzun boylu değilim. Yakışıklı da değilim. Kızların ilgisini çekmiyorum. Küçükken arkadaşlarım benimle top oynarlardı. Sokaktan geçen kızların üzerine fırlatırlardı topu, ben hiçbir şey anlamazdım. Şimdilerde anlatıyorlar yine kızların üzerinde kendilerinin olduğunu, bir takım oyunlar. Uyurlarmış sonra, ben de annemle uyuduğumu anlatmaya başladığımda onların anlattığı hayatlara benzemiyor cümlelerim. Hep yatmaktan söz ediyorlar ve göğüslerden. Ben anneminkilerini biliyorum. Küçükken oynamama izin verirdi. Hatta küçük kardeşim onu daha çok emdiği için ona bir ceza vermiştim. Bir daha emmeyecektim. Annem çok üzüldü. Büyüyene dek emmelisin dedi. Şimdi arkadaşlarım oldukça büyükler ama hala emmekten söz ediyorlar. Bunu anneme şimdi söylesem ve ben artık vazgeçtim anne, seni emeceğim desem, ne der ki?
.......
Dün denedim, anneme, seni emeceğim dedim. Annem ses etmedi. Emeceğim, dediğimde vücudum irkildi. Kollarımdaki tüyler birbirinden bağımsız gibi duruyordu. Avuçlarım gerildi. Bu hissi bilmiyorum, daha önce emdiğimde olmazdı herhalde, hatırlamıyorum. Bazen arkadaşlarım anlattığında olurdu. Emmek böyle hissettirdiği için mi güzel? Annemin açıklaması gerekli ki anlayayım. Yarın bir daha mı sorsam?
.......
Bugün anneme sormadan onu emmeye başladım.Önce pütürlü bir tad geldi dilime. Tadı kötüydü, yutmadığım sürece sorun yoktu. Keyifli olmaya başladı sonra. Dudaklarım uyuşana kadar emdim. Bizim evin döşemeleri gibi kokuyordu. Babam bizi küçükken havaya kaldırmadan yere atardı. Bu oyun gibiydi. Tıpkı arkadaşlarımın topa vurmasına benzerdi. O zamanlar hissederdim bu kokuyu. Anneme doğru atardı bizi. Hani arkadaşlarım da yolda geçen kızlara fırlatırlardı ya topu, tıpkı onun gibi. Emmeye devam ettim. Bu kokuyu sevdim. Arkadaşlarıma benziyordum artık. Ellerimdeki o gerginlik gitmişti, sarıldım sıkıca. Bir ara gözümden yaş geldi. sanırım bu arkadaşlarımın bahsettiği ıslaklıktı. Elimle alıp yüzüme, dudaklarıma, anneme sürdüm. Emmeye devam ettim. Bir anda biri gelip beni sırtımdan çekiştirdi. Annem sessizdi, öyleyse bu kimdi. Kardeşim olduğunu düşündüm. Umursamadım. Ben emecektim bugün, tüm gün ben emecektim! Babam olamazdı annem demişti bir keresinde, onu gömmüştük uzağa. Sıktım iyice annemi, bırakmak istemedim. Arkamdakiler iki kişi oldu ya da hep iki kişiydiler bilmiyorum... İki kolumdan tutup çekiyorlardı beni geriye doğru, daha fazla sarılamadım anneme. Yere düştüm sırtüstü. Ortalık zifiri karanlıktı. Kimseyi göremiyor gibiydim, iki kişi aralarında konuşuyorlardı anlamıyordum. Gözlerim gözyaşımdan puslanmıştı, karanlık bile net değildi. Karanlık net olur muydu ki? Birden bir fener ışığı belirdi, kocaman bir toprak yığınının üzerinde, bir onu görebildim. Aralarında konuşuyorlardı. Bağırıp onlara bizi yalnız bırakmalarını söylemek istedim, bu tür şeyleri hep annem söyler nasılsa diye ben sustum. Annem de susmuştu. Fenerin ışığı bir tahta parçasını aydınlattı. Bir şeyler vardı, yazı gibi, görüyordum artık. Karanlığı bile görüyordum, iyiydi, anneme tutsalar ya şu ışığı, o korktu herhalde, konuşmuyordu. Orada olan iki kişiden biri erkekmiş, sesi daha net çıkıyordu, ama ne dediğini anlamıyordum. Annem ses etse de gitseler şunlar dedim. anne söyle de gitsinler diye bağırdı içim. Adam birden daha net konuştu:
"Daha bugün gömülmüş, neyin oluyor bu senin, napıyordun sen?"
film karesi Un Chien Andalou
rahatsız olarak okumaya devam ettim ve şaşırtıcı ve etkileyici buldum
YanıtlaSilteşekkür ederim..
YanıtlaSilhayli güzel kurgu. tebrikler.
YanıtlaSilteşekkürler vera
YanıtlaSilavuçlara yuva yapan karıncaların da bir öyküsü olmalı tospağa. sen onu yazana ve being there inene kadar bu öykünün sonunu "mersault"a bağladığım için "yabancı"yı tekrar okuyarak geçireyim ben bu süreyi.
YanıtlaSilne demişti mersault:
-Anam ölmüş bugün. Belki de dün, bilmiyorum.
(hakan)
:) Sen sonuna Hakan yazmasan da ben daha tos"p"ağa demenden anlamıştım sen olduğunu. "Bana artık kimse tospağa demiyor biliyor musun -matin?" öyküsü yazacağım, sonra da avuçlarında yuva yapan karıncalar olan adamın öyküsünü...
YanıtlaSilbelki bugün yazarım, belki de dün bilmiyorum..
sevgiler,
çok beğendim.
YanıtlaSilteşekkür ederim..
YanıtlaSiltanrım!!!!!! bayıldım :):):)
YanıtlaSilen sevdiğim kareydi avuçalrından karıncalar çıkan el...
öyküsünü duymayı isterim gerçkten :)
Rahatsız oluyorsun ama bitirmek istiyorsun. Gerçekten iyi. Kurgusu da öyle.
YanıtlaSilteşekkürler..
YanıtlaSilbu nasıl bir sondu ve nasıl bir kurgu hayret içinde dehşet dışındayım, nerdeyim!
YanıtlaSilnerdeyiz...?
YanıtlaSil