20091120

Öyküsüz İlişki





Yarım kalmış öykülerimizin üzerinden geçiyorduk sürekli. Bazen bir saatimiz, bazen bir dakikamız öyküye dönüşüyordu. Anlatıyorduk geçmiş öykülerimizi, anımsamak istiyorduk. Üzerinden geçiyor her anlatışımızda bir cümle daha ekliyorduk.

Yere diz çökmüştü, ona öykümü anlatıyordum. Anlatıyordum hiçbir anını atlamadan. Her cümlemi ona kuruyordum. Çok heyecanlıydı her zamanki gibi. Kuracağım her cümleyi bir çırpıda tüm zihninde eritecekti. Kendi öyküsüymüş gibi benimseyecekti. O kadar aşinaydı hayatıma. Onun beni dinlediğini gördükçe, çok çok büyük cümleler kuruyordum. Çok büyük cümleler dudaklarımdan döküldüğü anda onun oluyordu. Sözcüklerim de o çok sevdiği yağmur damlaları gibi saçlarını ıslatıyordu. Dokunmak istiyordu hepsine, hepsini hissettiğini bana göstermek. O bunun için çabaladıkça ben taçlandırılmışcasına mutlu oluyordum.

O gözlerime bakmayı bıraktı ve o an bitti öykü, susuyordum. Uzaklaştığını hissediyordum sanki dinlemediğini. Kızıyordum kendime neden bu kadar bu büyüye kapıldım diye. Zaman duruyordu. Öykü bitiyordu. Sırtını dönüyordu sanki. Gözlerim onu izliyordu. Başka başka yerlerde görüyordum onu. İzliyordum ve sonra bakmıyordum. Başka başka yerlere gidiyordum. Ona benzetecek, bana onun gibi bakacak birini arıyor, ona kurduğum cümleleri kuramadığım başkalarından tekrar tekrar ona dönüyordum. Dönmek bir anlamda yüzümü ona çevirmekti. Lanet olsun her yüzümü çevirdiğimde de bana bakardı! Yine diz çöküp anlattırırdı. Aynı anda dönüyorduk birbirimize. Öykü devam ediyordu o zaman işte.

Sonra anladım ki anlatmak için yaşamamız gerekiyordu. Başka başka hayatlar yaşayıp birbirimize anlatmak. Biz bir aradayken yaşamıyorduk ki, anlatıyorduk. Sadece yaşanmışları anlattığın birinin her zaman yanında olması düşünülemezdi. Onunla zaman duruyordu yaşam söz konusu olunca. Anlatmak zamanı geldiğinde göz göze geliyorduk. Yarım kalmış öykülerimizi anlatıyorduk. Bizim hayatlarımızın öyküsü hiç bitmeyecekti. Birbirini bu kadar iyi tanıyan iki kişinin hayatı ise hiçbir zaman öyküye dönüşmeyecekti…

fotoğraf: Dark_Reflection_by_larafairie

9 yorum:

  1. son paragrafı çok beğendim.. aynen öyle olur..

    yine de o ilişkilerin yeri ayrıdır. bitmemiş sonların üstüne gelmişlerdir kısmetsizce ve başlamamış gibidirler bu yüzden de.

    iki taraf da kendini toparlarken karşıdakini dağıtır, lâkin ne dağıtan farkındadır dağıldığının, ne de dağılan dağıttığının..

    yıllar sonra belirecek ve ara ara kaybolup yeniden geri gelecek o meşum sözcük akla bile getirilmez.

    "keşke.."

    arada bir anlıyorum sanki yazdıklarını :)

    YanıtlaSil
  2. "keşke.."

    Bunu çok az söylemek için yazdım..

    Arada bir anlıyor musun? Hakkaten anlıyor musun...

    Şaka bir yana, hoş geldin.

    Ben yorum bırakmayı sevmem ama okuyorum ve seviyorum senin öykülerini...

    YanıtlaSil
  3. eyv.. yorumu boşver zati de, sen izleyici olmayı da sevmiyorsun herhal, yeni teşrif edebildin zira. şaka. iyi yazıydı gerçekten, tebrik tekrar..

    YanıtlaSil
  4. Niye yahu daha evvel de geldim bloguna.Yeni yazı attıkça hep geliyorum. Aaa.

    YanıtlaSil
  5. iyi bayramlar
    sevgiler selamlar :))

    YanıtlaSil
  6. Sana da Beenmeya.. Mutlu bayramlar:)

    YanıtlaSil
  7. o kadar güzel yazmışsın ki! farkında olmadan kilometreler ötesindeki yüreğime ulaştı kalemin.

    YanıtlaSil
  8. senin yüzüne hayat yapışmış demiştim..şimdi ben suspus olsam ...tüm iyelik ekleri gebe..ve tüm ekleri hapsettik kendilerinde kalsın...parmak uçlarımda yürüyorum...şşşş ses etmeyelim neredeyse gelir ve bizi duyarlar...ceketim senindir..

    YanıtlaSil