orjinal adı: SOOM/BREATH
Oyuncular: Chen Chang, Jung-woo Ha, Ji-a Park
Kim Ki-Duk’un her karesinde bizi yoğunluğu ile boğacak bir filmi ile daha karşı karşıyayız. Yönetmenin kendisinin yaşamadığı bir korkuyu yaşıyorum aslında, her Kim Ki-Duk yazımda. Anlatamama.. Bundan önce
için farklı bir formül keşfetmiş olsam da, bu filmde bunu yapmayacağım, çünkü her Kim Ki-Duk severin koyacağı kefenin farkı bende de aynı aslında. Boş Ev bir başka…
Benim için, Kim Ki-Duk’un sessizliğe yüklediği anlamların anlatımı harf kümelerinde anlama dönüşürken, anlatamama durumu Lynch gibi yönetmenden gelen -“anlayamazsınız”-gibi bir gerçeklikle(!) sınırlandırılmadığı için çok şanslıyı(z) aslında. Zira Lynch gibi bir yönetmen daha bu Dünya’ya fazla …
Zaman zaman, Bin-Jip(2004)’i zaman zaman da Spring, Summer, Fall, Winter...and Spring(2003)’i anımsatan kurgusuyla bir kez daha bizleri gerçeküstü ögelerin sinema karelerinde bulduğu anlam üzerine düşündüren yönetmen Kim Ki-duk, yine yapmış yapacağını dedirtmiştir.
Biri dışarıda, diğeri gerçek bir hapishanede hapsolmuş birbirini tanımayan iki kişinin aşkıdır(?) filmin özünde anlatılan.
Aşk: İhtiyaçtır…
Nefes aldırmaktır…
denilebilir özetle..
Aşkın hayata, hapishane duvarlarının ardından nüfuz eden esintisi, konuşmayan duvarların o esintilerle dile geldiği mevsimler anlatımı, mevsim gibi renkli kadının tüm renklerini o duvarlarda bırakıp aynı duvarlara kazınmasının aracısıdır, ihtiyacıdır bu film..
Jang aşıktır, kendisini hayata bağlayan bunu ne için yaptığını bilmediği ve bilmeyecek olduğu bir kadına aşıktır.
Kadınsa kocasına aşıktır; ama kocası tarafından
aldatılmanın verdiği husursuzluğu,
nefes alamama durumunu
ve
olası patlamalarını,
hissiyat boşalışlarını
bir hapishane odasında kusmakta ve ihtiyacını karşılamaktadır.
Kocasının yanında hiç konuşmayan; ama Jang’ın karşısında bülbül gibi şakıyan ve kendine aşık eden ve asıl mesleği heykeltraşlık gibi ona şekil veren bir kadındır Yeon. Kocasından alacağı intikamın özünü oluşturduğu yeni hayat kurgusunda, hapishane gözetmeninin belirlediği dakikalar ölçüsünde gün içerisinde hayattan zevk almakta ve ‘nefes’ini bir sonraki gün için tutmaktadır.
Nefes aldığı kadar nefes de aldırtan kadın, çocuğu ve kocası kendi ailesini temsilen yaptıkları kardan adamların gölgesinde usulca eserken, kendisi nefesini verdiği yeni sevgilisine, o intihara defalarca intihara teşebbüs etmiş ama başaramamış adama doğru esmekte ve bu esinti hayat bulduğu hapis hücresinde bu kez soğukluğu ile nefesleri tıkamaktadır!
Nefes almaktan şikayet edip, son nefes ihtiyacı tercihi ile intiharı seçenlere, her mevsim “belki” mutluluğun yaşanması ve gitmesi neticesi yine umutsuzluk…
Ama o mevsimlerin geri geleceğinin garantisinin olması ise
alın size bir
Kim Ki-Duk’sal umut!
Bu yazı 11/2007 tarihinde yazılmıştır.
YanıtlaSilizlemek lazım.
YanıtlaSilçok hoş bi tarzı vardı :))
YanıtlaSilKim ki duk'un tarzını çok severim...Hoşgeldin şişedeki balık:)
YanıtlaSilhoşbulduk :)) geç gördüm biraz kusura bakmayın... tarzını ben de sevdim bu filmi izledikten sonra :))
YanıtlaSil