20080506

Sympathy for Lady Vengeance (2005)




Üzgünüm bu filmi normal kalıplar içerisinde anlatmayacağım. Gözlerimin önünde ben olsam aynısını yapardım diyeceğim bir kadın varken bunu yapmayacağım.

Koreli yönetmen Chan Wook Park filmidir diyoruz ve orda duruyoruz. Aslında filmi izlerken pek çok kez duraksıyoruz. Gözyaşı akıtıyoruz, nefret ediyoruz, soru işaretlerini birer birer siliyoruz.

Hatta bi durun…

Kin duyuyoruz.

Şiddeti savunur konuma geliyoruz.

Empati kurduğumuz anda eli bıçaklı insan biz olmak istiyoruz.

Chan Wook Park’ın intikam üçlemesinin son filmidir bu film. En az ilk ikisi kadar muhteşem bir duygusallıkla dolu nefretin sinema karelerine yansıtılmış şeklidir. Elinde bıçak dahi tutarken konduramadığımız bir kadının kendisini nasıl da birden bire namlunun aksi yönünde bulmuş olması önceleri şaşırtıcı da gelse muhteşem bir kurgu neticesi onun yerinde olmayı istememize sebep olmaktadır. Ya da bir çocuğu elleri bağlıyken nefes almamasını sağlayacak güçte bir yastık boğmacasına mahrum bırakmıştır anlamıyoruz. O denli içine alıyor film. İçine alıyor ve şiddet dolmuş damarlarımızı boşaltıp dışarı fırlatıyor.

Aslında Chan Wook Park’ın bir kadının gözünden anne-baba olmanın ne menem bir şey olduğunu anlatıyor olduğu gerçeği var filmde. Anne olduğu için katil(!) olan ya da anne olduğu için bir katilin yerine hapse giren ve yine anne olduğu için intikam duygusunu kızına anlatırken gözleri dolan hatta anne olduğu için tüm anne ve babaları anlayan bir kadını anlatır. Tüm bunları anne olan olmayan herkese bir zamanlar çocuktuk ve hatta hala çocuğuz ve bir annemiz var neticesiyle birleştirip yüzümüze bir bir çarpar.


Simsiyah kana bulanmış hayatın beyaz pastadan ümidi hala vardır. Çünkü beyaz pastada kana bulanmış hiçbir iz bulunamaz çünkü onların hepsi bir kovayla birlikte denize akıtılmış hatta yağmurla birlikte toprağa karışmış olabilir. Ama şu vardır ki o toprakla birlikte buharlaşıp gök yüzüne çıkan ve yağarken bizi neşelendiren bazen de hüzünlendiren kar da psta gibi o kanı barındırmaz. O tertemizdir. Hiç değilse beyazdır. Umut vaat eder… Hepsini içine almak için bekleyenin içine bir bir akar. Bu da yetmezse pastaya banan parmaklar sözü alır. Kızıyla birlikte yeniden doğar. Bir annedir o. Bizi de anne yapan bir filmdedir. Belki hatırlatan. Ama asla bir filmle bitmeyecek olan.

Michael Haneke dediğinin psikolojik savaşını/baskısını al, Takeshi Miike’ın kan gövdesini kondur sağa sola. Hatta Testere ve Otel filmlerindeki birkaç sahne arada bir canlansız gözünde. Tabi tüm bunların yanında da birkaç selpak mendil eksik etme. Al sana Sympathy of Lady Vengeance…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder