Kanatlarımı göğe açarak geldiğim yola bir kez daha baktım. Gökyüzü oldukça geniş ve büyüktü ve ben o gökyüzünde sadece bir küçük kanatlıydım. Açtım kollarımı, gerdim gökyüzüne iyice hakimi olmak istedim bir kez daha. Sessizce içime yerleşen nefret beni benden soğuttu. Yaptığım eylemi nefret ederek yaptım bütün gündüz içinde. Sonra durup kendime soracakken bir uyku bastırdı derinden. Nelerden vazgeçtiğimi gördüm bir kez daha. İçime oturdu. Mutlu olduklarını düşündüklerim daha bir mutluydu. Bir dans havasında gezindi vucüdumda benim tüm enerjimi kemirdi bir anda. Kızdım hiç kızmadığım kadar, üzüldüm hiç üzülmediğim kadar. Ama ne ağladım ne de bir öfke nöbetiyle sarsıldım, sarstım. Durdum öylece. Günün bitmesini bekledim ve bitti işte nihayetinde.
Şimdi tekrar uyuma zamanı enerjiyi toplayıp gökyüzüne, kanatlı uygarlıklara dönme zamanı. Kanatların gökyüzünü kapladığı ve özgür olduğu her an mutlu olup, huzursuz etme zamanı.
Sözcüklere gücünü nefretten lokal yolla işleme süreci tamamlandı.
tospağalar her zaman uçsun zaten :)
YanıtlaSil