Yürürken adımlarına dikkat ediyordu. Düz yolda yürümenin onu bu kadar strese sokacağı aklına hiç gelmezdi. Adımlarının temposunu karnındaki bebeğin hareketine göre ayarlamalıydı. Bebek kendi adımıyla birlikte yol alamadığı anne karnını asla hissetmezdi / korkunç bir şey olarak görmezdi böylelikle. Düşecek olsa avuç içini kaç derecelik açı ile yere yaslayacağını bilmeliydi. Karnının üstüne düşmek "onun" için bir felaket olurdu.
"Bak bu kez doğru şekilde yürüyorum, şikâyet etme." deyiverdi. Sonra havada uçuşan kelimelerinin nereye gittiğini çözemeden vazgeçti. Bir gün, ağzından çıkacak her kelimeyi anlayabilecek kadar büyüdüğü bir gün acaba neler söyleyecekti. Cümlelerine hem sevgi hem kızgınlık hem de doğruluk katacak ardarda kelimeleri seçebilecek miydi? Bir kez söylediği cümle günler hatta seneler sonra hesap sormak için kendisine geri mi dönecekti. Evet, dönecekti. Çocuk olmak bilinçaltını beslemek demekti. Her yenilen, yutulan cümle gün gelip bilinçaltı gıdası konumuna gelecekti. Adımlarını atarken bunları düşünüyordu. Kendisinde gördüğü tüm eksiklik ve yanlış yönlerin temelinin çocukluğu olması ve sevgili annesinin hep bunu bilmiyor oluşuyla gideremediklerini anımsadı. Kendisi biliyordu. Öyleyse engel olabilirdi. Daha bebeğin olacağını ilk öğrendiği dakikadan itibaren başlamıştı bu kovalamaca. Oidepus kompleksini ve fallik dönemin olası korkunç kalıntılarını alt etmişti. Bebeğinin bir babası olmamasını bile kaldırabilirdi tüm bunlara engel olmak için...
"Görmesini istemediği rüyaları ona yaşatmayın." özlü birkaç cümle okudu Freud'dan. Rüyasıyla yaşadıkları arasında bağlantı kurulabilirdi. Belki buna engel de olabilirdi. Ama o bir çocuk olduğu için bu bağlantıyı hiç etrafındaki insanlarla kurmayacaktı. Annesi olarak o yapmalıydı. O gece tüm bunları düşünerek uyudu. Rahat ve derin bir uyku çekecek ertesi gün başka bilinçaltı hücumlarını düşünecek ve bebeğini koruyacaktı. Uykuya daldı...
Ertesi gün gittiği doktora, geceleri gördüğüm kâbusların bebeğinin bilinçaltına etki edip etmeyeceğini sordu. Bir an masasından kaldırdığı gözlerini gözlerine odaklayan doktor, eli onun karnındaki bebeğe dokunur gibi "İyi olmayan sensin, bebeğin değil." dedi. Gözlerini kaçırarak nereye bakacağını şaşırmış bir edayla kalktı yattığı yerden. Çıktığında yine aynı yolda yürüyor eve doğru gitmeye çalışıyordu. Adımlarını atarken "Ben doğru şekilde yürüyemem ama sen lütfen şikâyet etme" deyiverdi. Havada uçuşan kelimelerinin nereye gittiğini çok iyi biliyordu.
20090824
Doğru Yürümek
23Temmuz2009
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder