20080619

Kaleme mektup

Bağır seni muhtaç köpek, yamyam bir damağın en sevdiği lezzet tutuyor seni. El ayası değil mi gövdeni yasladığın boşluk. Al işte sana yamyamlara hoşluk.

Bağır kalemim!
Senin annen benim?
Babanı mı ? Hiç sorma, kereste yüklü hangi kamyondu bilemem şimdi! Onu bile anımsayacak yetenek yok değil mi? Ben sana demedim mi, anneni ben bilirim, babanı sen yaz bir kenara diye!

Ağla kalemim! Ben senin annenim! Ye bitir kendini, tüket şuursuzca. Senin hayatını kimse yazmayacak nasıl olsa. Kimse şahit olmayacak kendisini anlatmaktan sana. Pek çok kez farkında dahi olmayacak. Sen ya da başkası ne fark eder ki! Hepsi kalem. Aynısınız hepiniz, aynı. Hepinizin sonu aynı terane.

Biri sana elini sürünce ya da oral yolla temas edince utanmayacaksın. Çoklukla hipotermiye muhtaç kalacaksın. Elinde eriyeceksin, Bağırmak isteyeceksin. Ama bağıramayacaksın.

Kork kalemim!? Senin annen benim! Saklan köşe bucak çünkü sayfalar seni hep arzulayacak. Sürtünürken belki bir elektriklenme olacak. Ve aşık olacaksın kalemim. "Kitap" olacak ilk çocuğunuzun adı. Doğduktan sonra sizi unutacak. Yüzünüze bir daha asla bakmayacak. Size muhtaç olmayacak.

Oysa sen kalemim; hep farklı kağıtlarla, farklı çocuklar doğuracaksın. Dünyanın en azılı orospusu olacaksın.


Dinle beni kalemim! Ben senin annenim...


2 yorum: