20091003

Öteki / Yazar: Dostoyevski





Dostoyevski’nin 1846 yılında yayınladığı İnsancıklar romanından sonra yazdığı bu romanında kişilik bölünmesi halinde bir Golyadkin çıkar karşımıza.



İlk önceleri diğerleri için yaptığı “ötekileştirme” halini bu kez kendisine yönelten Golyadkin küçük bir Golyadkin yaratarak kendisine ikizi kadar benzeyen, üstelik aynı işi yapan, ismi, cismiyle her şeyiyle o olan adamdan şikâyet etme evresine geçer. Ona içten içe ne kadar kızsa da çok sinirlenip mektuplar yazsa da şaşırtıcı derecede haklı gördüğü bir yön bulmaktadır bir noktada. Sonra o noktadan kilometrelerce uzaklaşıp kızmaya devam etmesi de şaşırtıcı ve izlenesidir.

Etrafındaki herkesten şikâyet etmek için doktora giden Golyadkin, birdenbire kendinden şikâyet etmeye başlayan biri olarak bulur kendini. Şikâyet ettiği tarafları değiştirir, oklar kendisine yönelir. Kendi ötekisini yaratarak doktoru dâhil herkesin yaptığını yapar kendine. Bu küçük Golyadkin’i kendisi hariç herkes çok ama çok sevmektedir artık.


Doktoru onun hayatıdır. Bir nevi imgesel yükünü sırtına alıp romanda yerini bulur. Ona olması gerekeni gösteren ne kadar şikâyetleriyle gelmiş olsa da seçmesi gereken yolun herkesin istediği ve beklediği yol olması gerektiğini bilen. Doktoru “öteki”ni ısrarla bu hayatın içine çekmeye çalışmaktadır. Bir “öteki” doğar Golyadkin’den. İnsanlardan şikâyet etmeye fırsat bırakmayacak, tüm okları üstüne çekecek kadar çirkin olabilecek bir öteki. Ötekinin gözünden artık hayat başka hayat, insanlar başka insanlardır. Şikâyet etmeye gerek duyulmayan insanlar. Golyadkin yarattığı ötekiden hayıflanadururken insanlar onu dışlamaya devam ederler aslında. Kendinden olmayanı kabul etmeyen toplum profili er geç meydanda…

Ötekileştirdiğimiz her şeyin anlamını bizimle genişletip, bizimle daraltan bu romanda “öteki” aslında çok kritik bir noktada durmaktadır her insanın hayatında ve bu kitapta.

Kendi yarattığımız / kurguladığımız / söz hakkı vermediğimiz ve yüzleşmekten durmadan kaçtığımız / reddetmek için çırpınıp durduğumuz tüm haller aslında herkesin içinde olduğu kadar bizim de içimizde mevcuttur. Herkeste gördüğümüz çirkinlikler bir şekilde bizim hayatımızı ele geçirecek güçte içimizde yaşamaktadır.

İnsanın yeterliliklerini tanıması, ne kadar kötü olabileceğini öncelikle kendinde görüp benimsemesi ve hazırlıklı olması esastır.

Öteki romanına bu yeterlilikleri ile ilk kez karşılaşan Golyadkin diğerlerine yaptığı gibi kendini de ötekileştirme yoluna gitmiştir. Ama eni konu vardığı nokta bu cümleleri kurduğu insanın konumu düşünülerek “Ben.. şey… iyiyim ben.” dir!

3 yorum:

  1. Belleğimi zorladım ve Dostoyevski'nin bu kitabının adını bile duyduğumu hatırlayamadım...
    Merak ettim, çok merak ettim...

    YanıtlaSil
  2. Dostoyevski dendiğinde akla ilk karamazov kardeşler, suç ve ceza gibi yapıtlar gelse de dostoyevski'nin henüz yazarlığının başında yazdığı bu eser onun karakterlerine bakış açısı ve iç dünyalarını yansıtış biçimi hakkında sağlam bilgiler verir. bir nevi dostoyevski'ye giriş niteliğindedir.
    içerik olarak da çok iyidir, hoştur da üslup olarak daha da müthiştir.Tedirgin olduğunda siz de o hissiyatı tabiri caizdir ki iliklerinize kadar hissedersiniz. film gibidir zaman zaman.Em kısa zaman da okumanızı tavsiye ederim Ömür Bey...

    YanıtlaSil
  3. @Klavye Dostluğu:"Dostoyevski'ye giriş" diye bir şeye katılmıyorum... İlk kitabından son kitabına inanılmaz bir yoğunluk vardır ve ilk kitabından son kitabına hala bir tanıma / şaşırtma aracıdır okuyucu için...

    @Ömür: Bu kitabı kısa öyküler / öyküler adı altında geçiyor sanırım daha çok. Viki'de öyle rastladım.

    YanıtlaSil