Birer ölümlü olarak ölümü gözeterek yaşamak durumundayız. Kimi zaman bunu bir korkuya dönüştürsek, kimi zaman hiç farkında olmasak ya da üstüne yürüsek de o hep bizimledir. Ölümün insanlar üzerinde olumsuz bir duygulanıma sürüklüyor olması oldukça sık rastlanan bir durumdur. Irvin Yalom bu son kitabını 77 yaşında ölüme daha yakın hissettiği vakit yazmış ve bunu da kitap içerisinde dile getirmiştir. Hastlarının izniyle onların hayatlarından örnekler vererek ve ölüm korkusunun türlü maskelerle insana geridönüşünü irdeleyerek bize sunmuştur. Her psikiyatristin (ya da psikologun) yapması gerektiği gibi yeri geldiğinde kendisine dönmüş ve bize bugünü yarını olmayan her an karşımıza çıkabilecek insanlığın en kaçınılmaz korkusunu ve bununla savaşmanın öncelikle bu korkunun tanımını yapabiliyor olmaktan geçtiğini açıklamıştır.
"Korkunun ecele faydası yok." cümlesinde anlatılanla paralel, ölümün yüzleşilmesi gereen bir yaşayış parçası ve onunla yüzleşmenin " güneşe bakmak" kadar zor olduğuna vurgu yaparak bizleri bilgilendirmeye çalışmıştır.
Ayrıca söylemeden edemeyeceğim, çeşitli filozoflardan (Epikouros, Spinoza, Nietzsche, Platon...) örneklerle onları gerçekten anlamış birinden bunları okumak ayrı bir doymuşluk hissi yarattı.
Ayrıca bu korkunun ne zaman ve nasıl yaşayışta vuku bulacağının hiçbir zaman belli olmadığı ayrı bir fark etme zorunluluğunu getirir.
Yine bir Irvin Yalom kitabı ve yeni bir farkındalık diyorum. Nokta.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder