20091214

Rear Window (1954)

Yönetmen: Alfred Hitchcock
Oyuncular: James Stewart, Grace Kelly, Wendell Corey




Geçenlerde bir arkadaşa aynı ortamda aynı işi yapmak üzerinden uzunca müddet birlikte yer aldığımız kişilerin gerçek kimliğini yoğun çaba harcamadığımız müddetçe çok zor öğreneceğimizi söyledim. Çaba burada anahtar kelime olup, insan tanımanın en büyük çıkmazıdır aslında. Aynı iş ortamında veya üniversitede aynı bölümde olmak hatta aynı ailede (sülale olarak genişletilebilen tanımıyla) veya aynı apartmanda yer alan bireyler birbirlerini çoğu zaman tanımayıp sadece belli ve genel yargılarla hareket etmektedirler. Bu biraz da bizim onlara hangi yönümüzü göstermek istediğimizle ilgilidir.



Alfred Hitchcock’un Rear Window filmi de bir apartmanın arka cephesine bakan bir evde yaşayan Jeffries’nin, komşularını harcadığı çaba oranında tanımasını konu alır. Jeffries (James Stewart) bir fotoğrafçı olup bir iş kazası neticesi bacağı alçıya alınmıştır. Evinde hapis kalması, penceresinden tek görebildiği manzaranın ise karşı apartman insanları olması, onunsa tüm zamanını bu insanları izlemeye ayırmasıdır anlatılan. “Bayan yalnız kalp”, “balerin kadın”, “yeni evli çift”, “köpekli kadın” ve “eşi yatalak olan adam” gibi tüm komşularının da istinasız bu tanımlarla bildiği insanların tanımlarına yenilerini eklemektedir, tüm gün onları onlardan habersiz izleyerek.


Kişilerin kendi gösterdikleri dışında onlara ait birtakım bilgilerini sadece kaba tabiriyle “dikizleyerek” elde edebiliriz - ki bu bizim çoğu kez farkında olmadan yaptığımız ilgimizi çeken bir şeydir. Filmde de yeri geldiğinde dürbünüyle, yeri geldiğinde de fotoğraf makinesi objektifiyle izlediği komşuları Jeffries’i ve sevgilisi Lisa’yı oldukça düşündürmeye başlamıştır. Onların yaşayışlarına gördükleriyle birlikte farklı farklı yorumlar getirerek, o çok bilinen tanımlarını değiştirmeye başlamışlardır. Hitchcock filmi bu ya, her zaman gördükleri eşi yatalak olan adam artık eşini öldürmüş adam olup çıkmıştır bir anda. Farklı teoriler üretip yine izlemeye devam ederek bu teorilerini doğrulayan ya da yalanlayan ikili bizleri de olayı çözmek üzere filme dâhil etmeyi çok iyi başarmaktadırlar. Bu merak uyandıran sorgulama devam ederken, Jeffries’in diğer komşuları da hala izlemeye devam ediyor oluşu dikizlemenin bağımlılık vurgusuna gönderme yaparak, bir müddet sonra kameranın değmediği her bir evin penceresi biz izleyicilerin zihninde en çok merak ettiğimiz ev olmaya başlamasıyla devam eder. Jeffries komşularını çözümledikçe ve bilhassa da karısını öldürdüğünü düşündüğü adama dair yeni çözümlere ulaştıkça başka bir düğümle karşımıza çıkar ki bu da yine Hitchcock’un filmlerinin vazgeçilmezidir.
Bir müddet sonra Jeffries’in yüzünü çevirmediği her ev bizim merak ettiğimiz ev olmuş ve o pencereden görünen her insanı bizim hayatımıza da taşımayı başarmıştır Hitchcock. Zaman geçtikçe Jeffries tüm komşularının tanımlarını onları daha çok dikizleyerek olumlamaya ya da olumsuzlamaya başlar. Bu etki Jeffries’de görüldükçe, o tüm komşuların bildiği tanımlarda herhangi bir etkinin olmaması insanı pek çok sonuç çıkarmaya sürüklemektedir.



Film röntgencilik merakımızı gün yüzüne çıkarırken, insanları tanımak için onlarla daha fazla şey paylaşmak ya da onları daha çok izlemek gerekliliği vurgusunu da yapmaktadır. Bunun çoğu kez yanlış anlaşılan ya da yanlış sonuçlar için kullananlara da bilhassa göndermesi de mevcuttur.
Jeffries’in tüm komşuları için harcadığı çaba bu kez yanı başındaki sevgilisini tanıması için de bir vesile olur. Keza, Jeffries’nin filmin başında bize lanse edilen boş bir ün merakı olan, onu kendisine benzetmeye çalışan sevgilisinin aslında ilgisi ve işi değişmeden bir anda çok gurur duyduğu ve çok yakın bulduğu birine dönüşmesine de sebep olmuştur. Sevgilisiyle birlikte komşularını izlemeye başlaması ve olayları birlikte düğümleyip, kişileri birlikte çözmeye çalışmaları onları yakınlaştırmış ve birbirlerini daha iyi tanımaları sonucunu getirmiştir. Sevgilisinin aslında hiç değişmemiş olduğu onu değiştiren şeyin sadece birlikte daha fazla zaman harcamanın getirisi olduğu da yine filmin sonunda okuduğu Bazaar dergisinden anlamak mümkündür…

Birazcık çaba, birazcık emek ve yoğun bir izleme, önyargıların tüm insanlar üzerinden silinip atılmasına ya da teyit ettirilmesine imkân tanıyacağı aşikardır. Tek bir pencere önünden ve odanın içinden çekilen bu film polisiye-macera olması dışında pek çok mesajı olan, iyi bir Hitchcock filmidir, izlenmelidir..

2 yorum:

  1. Bu filmi, bir DESEM gösteriminde izlemiştim, bir Hitchcock hayranı olan sevgilimin tavsiyesiyle ve onunla birlikte.

    Nedense filmin yarısından fazlası boyunca her şeyin Jeffries'in kurgusu olduğunu düşünmüştüm, bu yüzden kendi kafamda şekillenen senaryodan emin olduğum için de detayları daha da bir özenle izlemiştim, "bayan yalnız kalp"in penceresi ile balerin kadının penceresi de en çok ilgimi çeken pencereler olmuştu.

    YanıtlaSil
  2. Tek bir kamera açısı ve bizi düşündürmeye iten pek çok insan... Kurgusu/bakışı/bakış açısı/yorumu hepsi ama hepsi bizim hükmümüzde.. Görebilme yetisiyle ilgili bir durum..
    Bak şimdi tekrar hatırladım ve yine sevdim filmi!

    YanıtlaSil