20220622

düş dokumacısı - douwe draaisma

Rüyalar üzerine birçok psikanalistten okumalar yaptım. İşin bilimsel açıklamalar ve yeri geldiğinde rakamlarla açıklanmasına ilk kez şahit oluyorum. Daha evvel ise Metis / Bilim dizisinden kitap okuduğumu hatırlamıyorum. Tüm bu ilklerimi bir yana bırakıp kitaba gelecek olursam düşte uçmayı ya da süzülmeyi görmenin serotonin etkisi ile eşdeğerliğinin kanıtlanmış olması yüzümü güldürdü. Kimse uçmaktan korkmuyordu... Anlatım içerisinde verilen birçok rüya örneği benim de zaman zaman gördüğüm rüyalara göndermeler içeriyordu. Bu sebeple örneklerin çok iyi seçilmiş olduğunu kendi adıma söyleyebilirim. Rüyalarımızda renklerin olup olmadığı sorusunu birçok kişinin cevaplayamamış olması da çok ilginçti. Ben turuncu ve kırmızı iplerin olduğunu gördüğüm rüyada ipleri renk olarak görmemiş birine turuncu ip şu, kırmızı ip ise şu diye anlatıp bağlıyor olduğumu görmüştüm. O renkleri direk gördüğümü hatırlamıyorum. Bknz. Bu bir pipo değildir gibi bir durum değil mi?... Bugüne dek gördüğüm hiçbir rüyada renk bulamadım... Bir başka bölümde görme engeli olan bireylerin rüyaları ile bizim rüyalarımız arasındaki farksızlığına değiniyordu.. Bireylere uyandıktan sonra yapmaları istenen resimlerle bu durumun ortaya koyulduğunu açıklıyor yazar. Görme engelliler kulakları mutlaka çiziyormuş, bizler ise kulak çizmeyi önemsiyormuşuz. Ama sonuç olarak gördükleri rüyayı resimlemek iki grubunda yapabildiği bir şey... Kabusları tekrarlayan kabuslar kısmının travmatik durumlardan sonra ortaya çıkması açıklamasını dikkatle okudum... Uyurgezerlik, yılan kabusları ve erotik düşler başlıkları ise cidden ilgi çekiciydi. Kadın ve erkekler üzerinden yapılan araştırmalardaki rakamları veriyordu. Rüyalara insanların yükledikleri anlamlardan, Freud'un ilk kez bu konuda fikirler üretmesi ve onun üstünden yanlışlanan, doğrulanan, eleştirilen her tür düşüncenin bugüne dek yapışmış bilimsel verilerle seyrini okumak isterseniz bu kitap tam size göre diyebilirim. Son olarak değinmek istediğim ise gece gördüğümüz rüyayı sabah kalktığımızda hatırlamıyor olabiliyoruz. Gün içerisinde bir bardak su içerken bile anında aklımıza geceki düşümüzden bir parça belirebiliyor. Bende bir defasında öyle olmuştu... Gündüz de gece de devam eden ve kendi kendini dokuyan bir bilinçdışı var karşımızda.. "Bunu beyninizin derinliklerinde rasgele sinyaller üreten hücrelerin işi, deli saçması deyip kenara atsanız bile, yine de sonuçta kendi ürettiğiniz bir şeydir, sırf bu yüzden bile tamamıyla anlamsız olamaz asla."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder