20220607

Yaratma Cesareti - Rollo May

 Yaratma Cesareti kitabını haftalar evvel elime aldım ve okumaya başladığımda ilerleyemediğimi fark ettim. Rollo May’in bu durumla hiçbir ilgisi olmadığını anlamam ise oldukça zaman aldı. Çevirmen Alper Oysal, “Yaratma Cesareti üzerine” adında bir kitap yazsa bu kadar uzun yazabilirdi. Tam tamına 33 sayfa onun bana aptalmışım ve okuduğumdan hiçbir şey anlamayacakmışım gibi muamele etmesiyle geçti. Rollo May’in metnine geldiğimizde ise sürekli verdiği dipnotlarla bu süreç devam etti. Farkındalık, esrar, otantik, gebe kalmak ve daha nice kelimenin anlamlarını dipnotta vererek ve bu dipnotları yarım sayfaya kadar uzattığı görülerek bir şekilde bu kitabı eline almış okura cahil muamelesi yaptığı için çok rahatsız oldum. Bütün bunlardan sıyrılıp; önsöz ve dipnot(ç.n.) okumayacağım, çevirmenin ukalalığını unutacağım dediğimde, kitaba 10 hafta sonra tekrar döndüm…

Ve cidden, hafta sonu hobilerinizden bahsetmeyen, pazar günü ressamlığını es geçen, boş zaman aktivitesi olmayan yaratıcı sürecin bilim insanlarının, düşünürlerin oluş emeğinde yatan, bir annenin çocuğuyla normal ilişkilerinde ortaya çıksa bile çizilip sınırlandırılmaması gereken, varlığın ortaya çıkma sürecini ifade eden bir kavram olarak karşımıza çıkıyor yaratmak…
Yaratıcı sürecin “karşılaşma”nın yoğunluğu ile ortaya çıktığının anlatıldığı kısmı oldukça duyumsadım diyebilirim. Yaratmanın kapılıp gitmek, gömülmek, emilmek, dalıp gitmek gibi yoğun bir farkındalık ve bilinç artışı ile nitelendiğinden bahsediyor. Bir çocuğun oyuna dalıp gitmesiyle eşleştiriyor… Dans etmeye de benim benzettiğim bu tanımları, kendi üretimlerimde yaşayan biri olarak rahatlık, huzur ve çevremizde olan bitene kayıtsızlaşma olarak da görebiliriz. Kaygı ya da korkudan arınmış tamamen akmakta olan bir coşkuya kapılarak gerçekleşiyor. Bitiminde hissedilen mutluluk ve tatminin yaratım sürecinde hissedileni ise aslında coşkuya iten bir rahatsız olma durumudur diyor. Yaratma coşkusuna tutulmak isteyen biri öncelikle kaygısıyla yüz yüze gelmelidir açıklamaları ile devam ediyor metin. Burada Rollo May, Picasso’nun bir cümlesini alıntılıyor “Her yaratma edimi, ilk önce bir yıkma edimidir.” Ne zaman önemli bir fikrin ya da sanatta önemli bir biçimin öne çıkması söz konusu olsa bu yıkma edimi olmadan gerçekleşmesi neredeyse imkânsızdır diyor.

“Yaratıcılık, bilinci yoğunlaşmış insanın kendi dünyasıyla karşılaşmasıdır.”

Bilinç eşiği ve bilinçdışından gelen yaratıcılığın sadece sanat, şiir ve müzik için değil, uzun vadede bilim için de aslolduğunu ileri sürüyor.

En çok hoşuma giden kısım ise, çelişkinin yaratıcılık için bir dip dalgası olduğunu anlattığı kısımdı. Çelişki sınırları görür ve sınırlarla mücadele gerçekte yaratıcı üretimlerin kaynağıdır diyor. Akılsız kişiler kendisiyle çatışmanın kendi içinde bir uyuma vardığını anlamazlar diyerek sürdürüyor. Sınırlar olmadan yaratıcılığın ortaya çıkamayacağının anlatımını, Bauman’ın kısıtlanmadan özgürlüğün ortaya çıkmayacağını anlatmasını benzettim diyebilirim.

Rollo May’in yazdıklarını baştan sona keyifle okudum ve sonrasında dahi önsözü okumak içimden gelmedi. Psikoloji alanında çalışmaları olan May’in diğer kitaplarını zaman içerisinde okumak için listeme ekliyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder