Yaratma
Cesareti kitabını haftalar evvel elime aldım ve okumaya başladığımda
ilerleyemediğimi fark ettim. Rollo May’in bu durumla hiçbir ilgisi
olmadığını anlamam ise oldukça zaman aldı. Çevirmen Alper Oysal,
“Yaratma Cesareti üzerine” adında bir kitap yazsa bu kadar uzun
yazabilirdi. Tam tamına 33 sayfa onun bana aptalmışım ve okuduğumdan
hiçbir şey anlamayacakmışım gibi muamele etmesiyle geçti. Rollo May’in
metnine geldiğimizde ise sürekli verdiği dipnotlarla bu süreç devam
etti. Farkındalık, esrar, otantik, gebe kalmak ve daha nice kelimenin
anlamlarını dipnotta vererek ve bu dipnotları yarım sayfaya kadar
uzattığı görülerek bir şekilde bu kitabı eline almış okura cahil
muamelesi yaptığı için çok rahatsız oldum. Bütün bunlardan sıyrılıp;
önsöz ve dipnot(ç.n.) okumayacağım, çevirmenin ukalalığını unutacağım
dediğimde, kitaba 10 hafta sonra tekrar döndüm…
Ve cidden, hafta
sonu hobilerinizden bahsetmeyen, pazar günü ressamlığını es geçen, boş
zaman aktivitesi olmayan yaratıcı sürecin bilim insanlarının,
düşünürlerin oluş emeğinde yatan, bir annenin çocuğuyla normal
ilişkilerinde ortaya çıksa bile çizilip sınırlandırılmaması gereken,
varlığın ortaya çıkma sürecini ifade eden bir kavram olarak karşımıza
çıkıyor yaratmak…
Yaratıcı sürecin “karşılaşma”nın yoğunluğu ile
ortaya çıktığının anlatıldığı kısmı oldukça duyumsadım diyebilirim.
Yaratmanın kapılıp gitmek, gömülmek, emilmek, dalıp gitmek gibi yoğun
bir farkındalık ve bilinç artışı ile nitelendiğinden bahsediyor. Bir
çocuğun oyuna dalıp gitmesiyle eşleştiriyor… Dans etmeye de benim
benzettiğim bu tanımları, kendi üretimlerimde yaşayan biri olarak
rahatlık, huzur ve çevremizde olan bitene kayıtsızlaşma olarak da
görebiliriz. Kaygı ya da korkudan arınmış tamamen akmakta olan bir
coşkuya kapılarak gerçekleşiyor. Bitiminde hissedilen mutluluk ve
tatminin yaratım sürecinde hissedileni ise aslında coşkuya iten bir
rahatsız olma durumudur diyor. Yaratma coşkusuna tutulmak isteyen biri
öncelikle kaygısıyla yüz yüze gelmelidir açıklamaları ile devam ediyor
metin. Burada Rollo May, Picasso’nun bir cümlesini alıntılıyor “Her
yaratma edimi, ilk önce bir yıkma edimidir.” Ne zaman önemli bir fikrin
ya da sanatta önemli bir biçimin öne çıkması söz konusu olsa bu yıkma
edimi olmadan gerçekleşmesi neredeyse imkânsızdır diyor.
“Yaratıcılık, bilinci yoğunlaşmış insanın kendi dünyasıyla karşılaşmasıdır.”
Bilinç
eşiği ve bilinçdışından gelen yaratıcılığın sadece sanat, şiir ve müzik
için değil, uzun vadede bilim için de aslolduğunu ileri sürüyor.
En
çok hoşuma giden kısım ise, çelişkinin yaratıcılık için bir dip dalgası
olduğunu anlattığı kısımdı. Çelişki sınırları görür ve sınırlarla
mücadele gerçekte yaratıcı üretimlerin kaynağıdır diyor. Akılsız kişiler
kendisiyle çatışmanın kendi içinde bir uyuma vardığını anlamazlar
diyerek sürdürüyor. Sınırlar olmadan yaratıcılığın ortaya
çıkamayacağının anlatımını, Bauman’ın kısıtlanmadan özgürlüğün ortaya
çıkmayacağını anlatmasını benzettim diyebilirim.
Rollo May’in
yazdıklarını baştan sona keyifle okudum ve sonrasında dahi önsözü okumak
içimden gelmedi. Psikoloji alanında çalışmaları olan May’in diğer
kitaplarını zaman içerisinde okumak için listeme ekliyorum.
20220607
Yaratma Cesareti - Rollo May
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder