Bir kez daha okumuştum; sevdiğimi biliyor ama tam anlamıyla onu anlayabildiğimi düşünmüyordum. Şimdi okuyunca yine sevdiğimi biliyor ama anlamak için aynı kitabını değil başka kitaplarını okumam gerektiğine karar verdim.
__
ilk okuma yorumum : (Ağustos /2008)
Önceleri çok karmaşık bir yapıda olduğunu düşnsem de çok lezzetli öyküleriyle Bilge Karasu'ya hayran oldum bir çırpıda. Günlük yaşamın gerçeküstü ögelerle bezeli yapısı merak uyandırıcıydı. Sevdim ben bu adamı!
__
Kendim gibi bir adam buldum uzun bir aradan sonra. Kirpi konuşturup, balık tutarken kolunu balık tutmuş balıkçının o hiç kimsenin göremediği kolun balık şeklinde oluşunu bilen biri.
-Aaa, koluna ne oldu?
-Balık yuttu!
Artık sen de biliyorsun. Ama görmemekte direniyorsun. Balık şeklinde o kol artık. Bütünleşmiş acısıyla.
-Bügun neyin var?
-Sevgilimden ayrıldım.
Artık sen de biliyorsun. Bugünkü benin kendi istemiş ve bütünleşmiş acısını. Ben görüyorum, sen sormaya devam ediyorsun.
Bir kirpi vardı ya cümlelerimin taa en başında, işte;
Kirpiyle konuşan adam: Bilge Karasu
Kitap: Göçmüş Kediler Bahçesi.
Okunduğu tarih: Göçmüş Yase'nin kendine dönüş günü.
Bu kitabı okuyan herkes bunu bilmeyecek. Tıpkı o kolsuz adamı görüp balığı görmeyecek, benim o günkü acımı hissetmeyecekler gibi. Ama ben sayesinde şu vakit bunu bilecek.
Peki ne değişecek?!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder