20230130

Anais Nin'le Konuşmalar - Wendy M. Dubow

 Otobiyografi okumayı seviyorum. Fakat yayın dünyasında bu türde oldukça kısıtlı kaynak var. Bu tadı biraz biraz mektup okumaları ile dönüştürebilmiştim uzun zamandır. Şimi ise röportaj / söyleşi kitaplarının da aslında bu tadı verdiğini Anais Nin’in söyleşilerinden derlenen Anais Nin ile Konuşmalar kitabında fark ettim.

Anais Nin, yaşadığı dönem çeşitli romanları ile ön plana çıksa da sonrasında günlüklerini yayınlayarak büyük bir cesaret örneği göstermiş ve okuyucu kitlesini genişletmiş bir yazar. Günlükleri toplamda 6 cilt olup Türkçe çeviri bulunmamakta. Yayınlandığı dönem günlükleri okumak için merakla bekleyen bir kitlesi varmış. Üstelik Anais kendisine yazılan her okuyucu mektubunu da yanıtlamak için ayrıca mesai harcarmış.
Farklı kişilerin yaptığı söyleşileri olduğu kitapta bazen aynı sorunun tekrarına da düşülse de daha derinlikli ve farklı sorular da mevcut.
Birçok feminist örgütlenme bunu kabul etmese de Anais Nin aslında bir feminist. Bakış açısı erkeklere düşmanlıkla elde edilecek bir kazanımın olmayacağı, özgürlüklerin bir devrimin hayaliyle değil de kişisel alanlarda yapılan değişim ve dönüşümlerle gerçekleşeceğine dair inancı ile pekişiyor. Bunu ben kendi kelimelerimle şöyle anlatabilirim; aslında kazanılması ya da vurgulanması gereken bir özgürlük ya da eşitlik yok. Bu zaten varmış gibi yaşadığında kimseden böyle bir talepte bulunmak zorunda olmamak asıl özgürlük oluyor. Kimsenin onayına ihtiyacın olmayan bir özgürlük ve eşitlik nidası gibi düşünün. Bu bence örgütlü mücadele içindekileri çok kızdıracak ama bir yandan da örgütlü olmayan bireysel mücadele veren benim gibi kadınlar için oldukça mantıklı. Anais Nin’in bu tutumunu daha evvel yaptığım okumalarımda da çok sevmiş ve kendi hayatımda hayata geçirmeye başlamıştım bile. Kaldı ki örgütlü mücadelenin neden gerekli olduğunu da anlayabiliyorum. Söz hakkı sahibi olamayan, sesini kimseye duyuramayan, kapana kısılmış kadınlar için senin bazı adalet mekanizmalarını dürtmen, onlar için çeşitli yaptırımların getirilmesini ve güven çemberinin oluşmasını istemen var özünde. Anais bunlardan belki de hiç söz etmediği için dışlanmış olabilir. Ama ben iki bakış açısını da anlamlı buluyorum. Anais’inkini kendime yakın görüyorum diyeyim.
Söyleşiler kitabını okurken Anais ile uzun uzun sohbet etmişim ve onu tanımak için başka soru kalmayacak kadar derin bir muhabbete girmişim gibi hissettim. Mektup okuması yapmak için bölünebilir ve her an araya bir şeylerin girebileceği bir hastane odasında söyleşi kitabı okumak da oldukça rahattı. Bunu da kenara not ettim. Bundan böyle söyleşi kitaplarına da bakınacağım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder